Beyin Yakan En İyi Psikolojik Filmler

İzlerken beyninizi yakacak hatta delirmenize bile sebep olacak psikolojik filmler hakkında ne kadar bilginiz var? Hayatınız boyunca görüp görebileceğiniz en iyi başyapıtları sizler için hazırladık. Bundan sonraki süreçte ise vizyona giren yeni ve kaliteli ürünleri kendi süzgecimizden geçirerek listemize ekleyeceğiz. İddia ediyoruz, bulabileceğiniz en iyi yazıyı buldunuz. Çünkü listemize girebilmek için belirli şartlarımızın karşılanması gerekiyor. Bu yazımızdaki en önemli şartımız ise gerçekte yaşanmış veya yaşanması mümkün olan olayların konu ediniyor olması. İşte bu yüzden listemizde yer alan herhangi bir filmi izledikten sonra ruh sağlığınız için detaylı bir kontrole girmenizi tavsiye ediyoruz. Çünkü beyninizin en ücra köşesinde yer alan nöronunuza dahi yıldırım etkisi yapacak, hayata bakış açınızı değiştirecek en iyi ve kaliteli yapımları özenle seçtik.

İzlerken tırnaklarını yiyeceğiniz en iyi psikolojik filmler:

23 Numara

Oyuncular: Jim Carrey, Virginia Madsen, Logan Lerman

Sürpriz sonu ile izleyenleri şaşkına çeviren yapım, belki hak ettiği ödülleri alamadı ama çoğu sinemaseverin gönlünde taht kurdu. Ayrıca kendisi, gerçek bir olaydan esinlenmesinden dolayı psikolojik gerilim filmleri listelerinin ağa babalarından birisidir. Neresinden tutarsak tutalım kesinlikle öveceğimiz bir ürün. Özellikle Jim Carrey’nin performansı beni çok şaşırttı. Kesinlikle ödül alması gerekiyordu. Bu arada şunu da söylemek isterim. Filmi izledikten sonra dikkat edin. Çünkü “yirmi üç” artık sizin için normal bir sayı olmayacak.

Konusu:
Walter Sparrow, eşi Agatha’dan yaş günü hediyesi olarak bir kitap hediye alır. Kitapta geçen olaylar, Walter’a geçmişinden çağrışımlar yapmaya başlar. Kitap, Wallter’ı tamamen etkisi altına alır ve Walter artık çevresinde algıladığı her şeyi saplantılı bir şekilde 23 sayısının gizemine bağlar. Walter ve ailesi kitaptaki gizemi çözmek için arayışa girer.

Gizli Pencere

Oyuncular: Johnny Depp, Maria Bello, John Turturro

Sırf Johnny Deep’in oyunculuk performansını izleme şansına sahip olmanız bile bu filmi izlemeniz için yeterli bir sebeptir. Stephen King’in romanından beyaz perdeye aktarılan yapım, alışılagelmiş hikâyelerden birini farklı bir atmosferde izlettiriyor. Olağanüstü oyuncu performanslarından dolayı ise kalite hiçbir zaman düşmüyor. Vizyona girdiği on yedi yıldan beridir hiç kimse bu senaryonun benzerini çekmeye cesaret etmedi. Nedeni çok basit: Kimse, bu kurguyu Deep gibi oynayamaz.

Konusu:
Başarılı bir yazar olan Mort Rainey, karısının kendisini aldatmasıyla psikolojik bir buhrana girmiş ve artık yazı yazmakta zorlanmaktadır. Yeni kitabı için hiçbir kelime üretemeyen Rainey, yaşadığı kötü günleri atlatmak ve kitabını yazmak için inzivaya çekilir. Bir gün kapısını Shooter adında gizemli bir adam çalar ve Rainey’i kendi hikayesini çalmakla suçlar. Rainey, ilk zamanlar Shooter’ı dikkate almaz ancak sonrasında işler çığrından çıkar.

1408

Oyuncular: John Cusack, Samuel L. Jackson, Mary McCormack

Gerçek hayatta yaşanmış bir olay, beyaz perdeye anca bu kadar iyi aktarılabilirdi. Aslında buradaki gerçeklik farklı kapılara çıkıyor. Öncelikle senaryoda kurgu yok, olay gerçek. Öte yandan filmin tek mekânda geçmesinden dolayı sadece ana karakterin gerçekleriyle baş başa kalacaksınız. Karakterin yaşadığı korku ve ürpertileri ister istemez iliklerinize kadar hissedeceksiniz. Ayrıca yapıt, tek bir mekânı uzay boşluğu gibi uçsuz bucaksız gösteriyor ve içinde kayboluyorsunuz. Ürkeklikle geçirdiğiniz iki saatin ardından final sahnesi ile yüzünüzde kocaman bir burukluk kalacak.

Konusu:
Mike Enslin, doğaüstü olaylara inanmamakla kalmayıp bu tür olayları kitaplarında kötüleyen bir yazardır. Yalnızca gözüyle gördüğü ve şimdinin dışındaki gerçekliklere inanan yazar, yeni bir kitap projesi için gizemli olaylar yaşandığına inanılan Dolphin Oteli 1408 numaralı odaya gider. Otel müdürünün uyarılarına karşın uyduruk peri masallarına inanmadığını dile getirerek odada yıllar sonra ilk kez kalacak kişidir.

Mr. Brooks

Oyuncular: Kevin Costner, Demi Moore, William Hurt

Sizler için muazzam kalitede bir şaheseri listemize ekledik. Mr. Brooks, ilk zamanlarda çoklu kişilik bozukluğu hastalığı yüzünden işlediği cinayetleri sonradan kızının hayatını kurtarmak için işlemek zorunda kalıyor. Genel olarak filmlerde kötü karakterleri iyi göstermek çok zor bir iştir. Ancak Evans, bir seri katili kahraman gibi gösterme konusunda oldukça başarılı bir performans sergilemiş. Usta işi oyunculuk performansları olsun, kaliteli senaryosu olsun hiçbir yerde bulamayacağınız bir yapım.

Konusu:
Mr. Brooks, kızıyla beraber normal bir yaşam süren biri olarak görünse de aslında ikinci bir kişiliğe sahiptir. İkinci kişiliğinin tutkusu öldürmektir. Cinayetlerinin imzası ise kurbanlarını öldürdükten sonra sevişir hale getirerek fotoğraflarını çekmektir. Bir gün Brooks’un kızı okuldan eve döndüğünde garip hareketler sergilemektedir. Sonrasında okulda bir cinayet işlendiği ortaya çıkar ve Brooks, öldürme tutkusunun genetik yolla kızına aktarıldığını düşür.

Kimlik

Birbirinden bağımsız karakterlerin bir araya gelip olaylar zincirinde çarpışmasını kusursuz bir senaryoyla izlemek istemez miydiniz? Genellikle bu tarz kurgular, psikolojik filmler 2023 listelerinde kolay kolay olmaz. Ancak biz; her zaman en iyisini bulup, karşınıza çıkarmakla mükellefiz. Çoklu kişilik bozukluğuna dikkat çeken yapım, gerçekten zekice kurgulanmış. Olayların tek mekânda sıkışıp kalması görsel olarak biraz yorsa da akılcılık olarak istediğinizi alacaksınız. Ayrıca şunu da belirtmek istiyorum. Final sahnesi için yapacağınız tahminle kendinizi yanıltabilirsiniz. Çünkü senarist, sırf final sahnesine iki buçuk yılını vermiş. Böylesine uğraşılmış bir sahneyi tahmin etmek zor olsa gerek.

Konusu:
Bir gece ansızın şiddetlenen bir fırtına, birbirlerini daha öncesinde hiç görmemiş on yabancıyı ıssız bir motelde bir araya getirir. Geceyi geçirebilecekleri bir yer bulmanın rahatlığı, aniden ortaya çıkan seri cinayetler ile yerini korku ve dehşete bırakır. Cinayetlerin sırrı, kendilerini bir araya getiren nedende saklı.

Parçalanmış

Oyuncular: James McAvoy, Anya Taylor-Joy, Haley Lu Richardson

Başrolünü James McAvoy’ın oynadığı film, çoklu kişilik bozukluğunun bir insanı ne kadar tehlikeli hale getirebileceğini gözler önüne seriyor. İşin ilginç yanı McAvoy, tek başına yirmi üç farklı karaktere can veriyor. Parçalanmış’ı, diğer psikoloji konulu filmlerden ayıran en önemli fark ise komedi ve gerilim arasında son derece başarılı bir denge hâkim. Kimi zaman güleceksiniz, kimi zaman ise stresten tırnaklarınızı yiyeceksiniz. Aslında bu dengeyi seyircilere hissettirmek bile çok üst seviye kalite gerektirir.

Konusu:
Çoklu kişilik bozukluğu hastalığına sahip Kevin, bir bedende yirmi üç farklı ruh barındırmaktadır. Bir gün market çıkışı gördüğü üç kız kardeşi kaçırır ve evinin bodrumuna hapseder. Kızlar, Kevin’in hastalığını fark eder ve kurtulmak için Kevin’in tehlikeli kişiliklerini bastırıp iyi kişiliklerini ortaya çıkarmalılar.

Kayıp Otoban

Oyuncular: Bill Pullman, Patricia Arquette, John Roselius

İlmek ilmek işlenen mantık kurgusuna karşı yapmanız gereken tek şey elinize kâğıdı, kalemi alıp not tutarak izlemektir. Aksi takdirde tekrar tekrar izlemek zorunda kalabilirsiniz. Yoruma açık sahneler olması nedeniyle izleyen herkes kendi bilinçaltının yansımalarını görebilir. Lynch’in zirve yapmasına neden olan film, beyninizi yakmaya hazır bir şekilde sizleri bekliyor. Senaryosuyla ve yaşattığı kafa karışıklıklarıyla efsane olan Kayıp Otoban, soundtracklarıyla da ayrıca tanınır. Hatta yorum kısmına herkes beğendiği soundtrackı yazarsa ayrıca mutlu oluruz.

Konusu:
Fred Madison ve karısı Renee mutlu ve huzurlu bir evlilik sürdürmeye çalışırken birkaç sabah evlerinin önüne video kasetler gelir. Kasette çiftin yatak odasındaki videoları vardır. Bu arada Fred, karısının kendisini aldattığını düşünür ve ardından bir gün karısı cinayete kurban gider. Fred idama mahkum edilir ve hapse atılır. Ancak bir gün uyandığında hapiste olması gerekirken kendisini başka bir yerde bulur.

Amerikan Sapığı

Oyuncular: Christian Bale, Justin Theroux, Josh Lucas

Kendine has olay örgüsü ile listemizin en çarpık konuya sahip olan yapımı diyebiliriz. Christian Bale’in bizlere sunduğu oyunculuk resitali ile beraber bilindik yapıtların çok ötesine geçiyor. Psikopatlık ve kan sevenler için muazzam bir seçim olabilir. Ama eğer ki hassas bir mideye sahipseniz izlemeden önce oturup bir düşünün derim. Çünkü çıldırmış bir ruhun yapacakları kanınızı dondurabilir. Gerçi yaşadığımız coğrafyada o kadar iğrenç olaylara şahitlik ettik ki izlediğimiz bir film bizleri ne kadar etkileyebilir?

Konusu:
Patrick Bateman, zengin, güçlü ve yakışıklı bir adamdır. Gençliği ve zenginliği sayesinde sosyal hayatında çok hareketli bir yaşama sahiptir. Güzel yaşamının görünmeyen yüzünde ise karanlık ve derin bir dünyası vardır. İnsanları öldürmekten keyif duyan ve öldürdüğü kurbanlarının vücutlarından bir parça alıp saklayan bir akıl hastasıdır.

Makinist

Oyuncular: Christian Bale, Jennifer Jason Leigh, Aitana Sánchez-Gijón

Brad Anderson’un yönetmen koltuğunda oturduğu harika yapım, sürpriz finali ile tokat etkisi yaratacaktır. Ayrıca IMDB’ye göre en iyi psikolojik filmler keywordunu arayanlar için mükemmel bir tercih olabilir. Başrol oyuncusu Christian Bale’in sırf bu rol için otuz kilo vermiş olması bile filmin pazarlanması açısından büyük bir faktör. Zaten vizyona çıktığı dönemler, film hakkında konuşurken Makinist diye hitap edilmezdi. Başrolünün oynamak için kilo verdiği film denirdi. Jürideki eleştirmenler, oyunculuk performansı için hatırladığım kadarıyla “bir yılı aşkın süredir yaşanan uykusuzluk probleminin bipolar kişilik bozukluğuna dönüşmesini ince bir ruhla oynanmış” demişlerdi.

Konusu:
Fabrikada makine operatörlüğü yapan ve işi gereği sürekli konsantre olması gereken Trevor, uykusuzluk hastalığına yakalanır. Yaklaşık bir yıldır hiç uyumamanın sonucu fiziksel ve mental olarak bitik haldedir. İş yerinde, bir çalışanın kaza ile kolunu kaybetmesi sonucu herkes kendisini suçlar. Kaza sonucu artık kimse Trevor’ın işe devam etmesini istemez. Çalışanların, kendisine karşı işten atılması için komplo kurmaya başladıklarını düşünür. Giderek artan bu düşünceler acaba uyumamanın getirdiği paranoya mıydı yoksa kendisini delirtmek için kurulmuş entrikalar mıydı?

Mulholland Çıkmazı

Oyuncular: Naomi Watts, Laura Harring, Justin Theroux

David Lynch’e, Cannes Film Festivali’nde en iyi yönetmen ödülü kazandıran filmin en önemli özelliği senaryosunun hiçbir zaman kesilmemesidir. Çünkü film içerisinde boşluklar mevcut. Bu boşlukları doldurmak ise izleyicilerin hayal gücüne bırakılmış. Kısacası izlerken kafa karışıklığı yaşamak isteyenler için biçilmiş kaftan. Bu arada çoğu kişinin haberi dahi olmadığı bir bilgiyi sizlerle paylaşalım. Filmin ismi, Lynch’in ikamet ettiği Mulholland Caddesi’nden gelir. Hollywood’un bazı ünlüleri, burada Bill Cosby’nin oğlunun öldürülüşüne tanıklık etmiştir.

Konusu:
Betty, tek hayali Hollwyood’da büyük bir aktris olmak olan genç ve güzel bir kadındır. Bir gün, Rita adında cinayetten kıl payı kurtulmuş ve geçirdiği trafik kazasından dolayı hafızasını kaybetmiş gizemli bir kadın evine sığınır. Rita ile Betty, rüya ve gerçek karmaşasında gizemleri çözmeye çalışırlar.

Siyah Kuğu

Oyuncular: Mila Kunis, Natalie Portman, Vincent Cassel

“Bir duygu, insanı ne kadar yoldan çıkarabilir ki?” sözünü asla söylemeyin. Çünkü izleyeceğiniz bu filmde başarma arzusunun ve hırsın, insanı içten içe nasıl yok edeceğine şahit olacaksınız. İnsan ruhu ve psikolojisi o kadar derinlemesine işlenmiş ki “acaba yönetmeni psikolog mu?” diye sorabilirsiniz. Hazır konusu açılmışken hemen cevap verelim. Yönetmeni psikolog değil. Ama çekimler esnasında, insan psikolojisi üzerine uzman olan dört kişilik ekiple beraber çalışmış. İşin ilginç yanı ise tüm bu ekibe rağmen herkesin anlayabileceği bir yapım ortaya çıkmış.

Konusu:
Eski bir balerin olan annesiyle beraber yaşayan Nina çok yetenekli ve hırslı bir balerindir. Bale yönetmeni Thomas Leroy, yeni sezonda baş balerini değiştireceğini söyler. Siyah Kuğu rolünü almak için Nina ve Lily rekabete girer. İkisi arasındaki rekabet, Nina’nın içindeki karanlık yüzü ortaya çıkarır.

Zindan Adası

Oyuncular: Leonardo DiCaprio, Emily Mortimer, Mark Ruffalo

Şimdi, elinizdeki işlerin hepsini bırakın ve koltuğunuza yaslanın. Çünkü sizin için en iyisini bulduk. Zindan Adası, DiCaprio’nun dünyaya bıraktığı en önemli mirasıdır. O kadar zekice ve zemini sağlam bir kurguya sahip ki izlerken akıl tutulması yaşatıyor. Ancak sizlere tavsiyem film boyunca sonu ne olacak tarzı hiçbir şey düşünmeyin. Bırakın kendi ilerlesin. Çünkü gerçekten tahmin bile edemezsiniz. İlk yarım saatinin sonunda, finali anlaşılan standart yapımlara benzemiyor. “Finalde böyle olacağını biliyordum” diyenlere de itibar etmeyiniz.

Konusu:
Boston’un Shutter Adası’nda bulunan Ashecliffe Akıl Hastanesi, dünyanın en tehlikeli hastalarını misafir eder. Tedavi altındaki bir akıl hastasının kaybolmasının ardından dedektifler Teddy Daniels ve Chuck Aule hastayı bulmak için görevlendirilir. Dedektifler hastanın izini sürerken hastanenin C bloğunda yaşananlar ile ilgili çarpıcı bilgiler öğrenirler. Gerçek ile hayal arasındaki çatışmada davayı çözmeye çalışırlar.

Akıl Oyunları

Oyuncular: Russell Crowe, Ed Harris, Jennifer Connelly

“Asosyal bir şizofren ne kadar başarılı olabilir?” sorusuna bu filmi seyretmeden önce ve seyrettikten sonra bir daha cevap verin. Bir yapımın, fikirlerimizi ne denli değiştirebileceğini göreceksiniz. Russell Crowe’un hayat verdiği John Nash karakteri bizleri izlerken zaman zaman çok üzecek. Zaman zaman ise çok gururlandıracak. Akıl Oyunları, psikolojik film önerileri kategorisinde zirvenin paydaşlarından birisi konumunda. Bulunduğu yeri ise gerek senaryosuyla, gerek oyunculuklarıyla ve gerek prodüksiyonuyla sonuna kadar hak ediyor.

Konusu:
Akıl Oyunları, şizofren bir dahi olan John Nash’in hikayesini konu ediyor. Nash, henüz daha öğrenim hayatında iken keskin zekâsı ile dikkatleri üzerine çeker. Bu süreçte, sonrasında kendisine Nobel Ödülü kazandıracak bir oyun teorisi ortaya atar ve matematik dünyasında adından söz ettirir. Zekâsının ve ününün yanı sıra Nash’in hayatında büyük problemleri vardır. Çevresindekilerle uyum problemi yaşayan Nash, şizofreni sanrıları ile gerçek ve hayal arasında sıkışıp kalmıştır.

Ölüm Korkusu

Oyuncular: Daniel Craig, Keira Knightley, Adrien Brody, Kim Novak, Barbara Bel Geddes, James Stewart

Gerilim ve gizemi saniye saniye hissedeceğiniz bir yapımla karşınızdayız. İzlemeyenlerin çok şey kaçıracağı, güzel bir Alfred Hitchcock klasiği. Aradan geçen yarım asırdan fazla zamana rağmen bu ölümsüz eserin tadını veren hala olmadı. Bence bu saatten sonra verebilecek de çıkmayacak. Yaptıkları iş ve göstermiş oldukları başarı dolayısıyla saygıyı sonuna kadar hak ediyorlar. Usta yönetmen, kişiler arasındaki duygusal bağları sanki siz yaşıyormuşçasına aksettiriyor. Sırf bu yüzden bile olsa filmden asla kopamıyorsunuz.

Konusu:
Scottie Ferguson, bir suçlunun peşindeyken ortağının çatıdan düşüşüne tanık olur ve kendisinde yükseklik korkusu başlar. Yükseklik korkusu zamanla vertigo hastalığına dönüşür ve polisliği bırakıp özel dedektif olur. Eski bir arkadaşı olan Gavin Elster, karısı Madeleine’nin ruhsal sağlığından şüphe ettiği için Scottie’yi özel dedektif olarak tutar. Scottie, Madeleine’yi takip ettikçe kadının psikolojisinin bozuk olduğunu hatta intihara meyilli olduğunu anlar.

Cinnet

Oyuncular: Jack Nicholson, Shelley Duvall, Danny Lloyd

Gerilimin sonuna kadar hissedileceği filmde, doğaüstü güçlerin, bir kişinin aklını ele geçirerek o kişiyi ne kadar çığırından çıkartabileceklerine şahit olacağız. Filmde, müzik o kadar iyi kullanılmış ki tempo tam düşüyor derken müzikle beraber aksiyon artıyor ve kendinizi tekrar olayların içinde buluyorsunuz. Bu sebeple sürükleyicilik konusunda rakip tanımaz bir hale bürünüyor. Zaten aldığı puana ve listemizdeki konumuna bile bakacak olursak ne kadar kült olduğunu anlayabilirsiniz. Böylesine başyapıt haline gelen filmleri oturup konuşmaktansa sadece izleyin demeyi tercih ediyorum. Bu yüzden sadece izleyin.

Konusu:
Yazarlık yapan Jack Torrence, kış mevsiminde kapalı olan Overlook Oteli’nin bakım işini almış ve ailesi ile birlikte otele yerleşmiştir. Jack’in küçük oğlu metafiziksel olayları hissetmekte ve görmektedir. Küçük çocuk hayaletlerle iletişime geçer ve ailesine durumu anlatmaya çalışır. Ailesi bu durumdan rahatsız olup eve dönmek ister ancak kar fırtınası sebebiyle yollar kapanmıştır. Oteldeki doğaüstü varlıklar Jack’in aklını kaçırmasına sebep olur.

Dövüş Kulübü

Brad Pitt’in başrolünde oynadığı efsane yapım, psikoloji filmleri isimli içeriğimizin zirvesinde yer alıyor. Hiçbir heyecanı olmayan bir hayat ne kadar değişebilir? Tyler Durden adında yeni bir arkadaş ile beraber kurulan “Fight Club” hayatınızı alt üst edebilir. İzlerken neye uğradığınızı şaşıracaksınız. İşin güzel yanı ise içinden çıkarabileceğiniz birçok ders var. Zaten yönetmenin açıklamalarına göre amaç sadece sizleri kendisine hayran bırakan bir yapım ortaya çıkarmak değil. Aynı zamanda birçok ders çıkarabileceğiniz bir okul.

Konusu:
Jack, uzun zamandan beri uykusuzluk problemi yaşayan sıradan bir sigorta memurudur. Bir ailesi veya dostu olmayan Jack, doktorunun önerisi ile kanser hastalarının terapi toplantılarına katılmaya başlar. Toplantılarda, kendisi gibi hasta olmadığı halde grup toplantılarına gelen Marla ile tanışır. Marla, tüketici kültürüne karşı bir duruş sergilemektedirler. Jack bir gün eve döndüğünde evinin yanmış olduğunu gördükten sonra yolculuk esnasında tanıştığı sabun satıcısı Tyler Durden’in yanına gider ve hayatı sil baştan değişir.